The Man in the High Castle
İkinci Dünya Savaşı ile ilgili yapılmış onlarca film ve dizi yazılmış yüzlerce kitap bulabilirsiniz fakat bu sefer bambaşka şekilde ele alınmış bir “2. Dünya Savaşı” konusuyla karşı karşıyayız. Philip K. Dick‘in aynı isimli romanından uyarlanan bu hikaye bizi bilinenin aksine, alternatif bir son ile biten 2. Dünya Savaşı’nı konu almakta. Hikaye, savaştan kısa bir süre sonra başlıyor. Amerika savaşı kaybetmiş, pasifik tarafı Japonlar doğusu ise Nazi Almanyası tarafından işgal edilmiş durumdadır. Ortada kalan ve “Natural Zone” olarak adlandırılan bölge ise herhangi bir devlete bağlı değildir. Hikayenin temelinde kimsenin tanımadığı, kendisinden “The Man in The High Castle” olarak bahsedilen bir adama ulaştırılmaya çalışılan video kasetler yer almakta.Konu biraz ağır ilerliyor ve hikayeler izleyiciye kopuk gelebiliyor fakat güçlü karakterlere sahip ve “bir sonraki bölümde olacak acaba?” sorusu ile bizi baş başa bırakan bölüm finalleri ile izlemesi keyifli ve üzerine tartışılacak bir çok şey barındıran işleyiş açısından da pek bir alternatifi olmayan izlenesi bir dizi.
Gelelim ilk sezonun değerlendirmesine (Yazının geri kalanı ilk sezon hakkında “sürpriz bozan” içermekte).
Ben de birçok insan gibi bu diziyi izlerken “acaba Amerika savaşı kaybetseydi böyle mi olurdu?” dedim. Bununla beraber savaşı kazanmış iki ülkenin kültürleri ve yaşayış biçimleri de çok güzel işlenmiş. 1 sezon bitti ve henüz neden Hitler’in bu kasetleri topladığını ve kasetlerin nereden geldiğini henüz öğrenemedik fakat sezon boyu gayet alternatif son gibi görünen dizi son iki bölümde bilim kurguya dönüşmeye başladı. Önümüzdeki sezon için bir paralel evrenin sinyalleri mi veriliyor yoksa “hepsi birer düştü” gibi bir hayal kırıklığı ile mi devam edecek merakla bekliyoruz. Oyuncular karakterleri ile bütünleşmiş gibi görünüyor, özellikle “Sergeant Yoshida” ve “Obergruppenführer John Smith” karakterlerini çok başarılı buldum. Bunların yanı sıra önümüzdeki sezon Tagomi-San da biraz daha ön plana çıkacak gibi görünüyor. Yeni sezon ile ilgili şimdilik bilinen tarih 16 aralık. Eğer 2. sezon da tempoyu çok az arttırıp aynı tatta devam ederse uzun soluklu bir yapım haline gelebilir. Sonuç olarak izlemeye değer bir dizi olduğunu düşünüyorum. İyi seyirler.